sosyal yapısı
Osmanlı Devleti başlangıçta doğrudan doğruya Türk unsuru tarafından kuruldu. Sonraki yüzyıllarda sınırlar genişledikçe devletin kurucu ve temel unsuru olan Türklerin yanında başka topluluklar da görülmeye başladı. Giderek Osmanlı toplumu çok çeşitli milletlerden oluşan bir özellik kazandı.
Osmanlı Devleti toplumu
islâm Hukuku ve Örfi Hukuk denilen hukuk kurallarına göre biçimlendirdi. Buna göre Osmanlı toplumu iki temel bölüme ayrılıyordu. Bunlardan biri "yönetenler"
diğeri "yönetilenler"di. Yönetici sınıfa Osmanlılar
"askerî sınıf diyordu. Osmanlı Devleti'nde "askerî" demek
herhangi bir devlet
hizmeti yapan kişi demekti. Bunlardan askerlik yapanlara seyfiye denirdi
Eğitimö ğretim işiyle uğraşan müderrisler
yargı ve yönetim işlerine bakan kadılar ilmiye sınıfını oluştururdu. Devlet dairelerinde çalışan her kademedeki memurlara ise kalemiye sınıfı denirdi. Genellikle askeriler vergi vermezlerdi. Bunun karşılığında devlete bir hizmet görürlerdi. Böyelce devlet
gelirinin önemli bir kısmını buradan sağlardı. Yönetilenler ise bunların dışında kalan gruptu. Yönetilen sınıfa Osmanlılar "reaya" diyordu. Kırsal kesimde köylüler
çiftçiler
şehirlerde tüccar
esnaf gibi gruplar reaya sınıfını oluştururdu. Reaya vergi verirdi.
siyasi yapısı
Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi ve hukuki rejimi
daha çok bir sentez niteliği taşır. Osmanlı Devleti
her şeyden önce bir Türk ve İslam Devleti'dir. Bir yönüyle de İslamiyet öncesi Türk Devletleri yapısının izlerini taşır.
Eski Türk Devletlerinde
siyasi yapılanmanın en önemli unsurlarından biri kenttir. Bu bağımsız bir şekilde aşiretler halinde yaşayan halkın
barış içinde kalmasını sağlar. Osmanlı'da federatif bir yapı görülmekle birlikte kimi yerlerde de bu kent yapısına rastlanmaktadır.
Zamanla
idare merkezileşti ve hükümdarlar
doğaüstü bir kaynaktan gelme vasıflarını aldılar. Hükümdarlara "padişah-ı cihan" adı verildi. Bu hükümdar
mutlak şahsi evrensel ve kutsal bir kimliğe kavuştu ve bunun gerektirdiği hukuki statüye sahip oldu. Bütün sosyal ve siyasi hayatın hakimi
düzenleyicisi olan en yüksek organ haline geldi.
Osmanlı'nın yapısını büyük ölçüde oluşturan İslam Dini ve bunun temelleri
getirdiği yeni müesseseler dışında
dinde de birtakım değişiklklere yol açtı. Hükümdar
Tanrı'nın tahta çıkardığı değil onun yeryüzündeki temsilcisiydi.
DEVLET YÖNETİMİ
Padişah: Devletin başında Osman Beyin soyundan gelen Bey
Gazi
Han
Hakan
Hünkar Sultan gibi ünvanlarla anılan
hükümdarlar bulunurdu Saltanat babadan oğula geçerdi Büyük şehzade padişah olurdu
Fatihin hazırladığı Kanunname-i Ali Osmani ile hükümdarlık mutlak hale getirildi Bu kanunname ile devletin bütünlüğü için kardeş katli gelenek haline geldi Bu gelenek I Ahmet tarafından kaldırıldı
Şehzadeler sancak beyi olarak atandıklarında Lala denilen hocaların bilgileriyle
devlet tecrübesi kazanırlardı
I Selim'in
Mısır'ı fethinden sonra Osmanlı padişahlar Halife ünvanı aldılar Halife Rüy-yı zemin (Dünya halifesi)
Zıllulahi Filâlem (Allahın yeryüzünde gölgesi)
Halifet'ül Müslümin (Bütün müslümanların halifesi) sıfatlarını aldılar Böylece Teokratik yetkilere de sahip oldular
Tahta gelen padişah
para bastırır
hutbe okutur
kılıç kuşanır ve komşu ülkelere haberciler gönderirdi
Divan: Devletin siyasi
idari
adli
mali ve diğer konularda kararlar aldığı kuruldur Topkapı sarayında Kubbealtı denilen yerde toplanırdı Son karar padişaha aitti
Fatih ve diğer padişahlar divan başkanlığını vezirazama bıraktılar Padişahlar Divan çalışmlarını kafes arkasından takip ederlerdi
Divan üyeleri
kararları birlikte padişaha sunarlardı Vezirazam
daha önce Arz odasında padişaha bilgiler verirdi Divan dağıldıktan sonra vezirazam
Paşakapısı
sonradan Babiâli denilen makamda çalışmasına edvam ederdi
Divan üyeleri Vezirazam (Sadrazam)
Vezirler
Kazeskerler
Defterdar
Nişancı
Müftü
Asıl üye olmayan Reisülküttap
Kaptan-ı Derya ve Yeniçeriağası toplantılara katabilirdi
Vezirazam: Padişahın vekili ve divan başkanıdır Padişahın mühürünü taşırdı Padişah
sefere çıkmadığında
orduyu komuta ederdi Bütün işlerden sorumluydu.
Vezirler: Ulema (bilginler) sınıfından seçilirdi Resmi ünvanları Kubbealtı vezirleridir Divan'da görüşlerini bildirirler
padişaha ve sadrazama devlet işlerine yardımcı olurlardı Serdar (Komutan) olarak seferlere katılırlar ve emirlerinde asker bulunurdu Maaş yerie Has denilen toprak alırlardı
Kazaskerler: Vezirlerden sonraki üyelerdir Önceleri bir kazasker vardı
daha sonra Rumeli ve Anadolu kazaskeri olmak üzere sayıları iki oldu Rumeli kazaskeri rütbe bakımından daha önde idi Divan'daki büyük hu*kuki davalara bakarlardı Bölgelerindeki kadıların ve mü*derrislerin görevlendirilmesini yaparlardı Kazaskerlere Sadr ünvanı verilirdi.
Defterdarlar: Kuruluş döneminde bir defterdar vardı Fatih döneminde Rumeli ve Anadolu Defterdarı olarak sayı ikiye yükseldiiki defterdarlık oluşturuldu Sadrazamla birlikte devletin mali işlerine bakardı Başdefter*darın onayı olmadan harcama yapılamazdı Rumeli defterdar
Kazaskerlerden sonra gelen üye idi
Nişancı: Devletlerarası yazışmalarla ilgilenirdi Ferman ve beratlar üzerine padişahın tuğrası (imzası)'nı çekerdi Has
zemet
tımar defterlerini tutar
bunların dağıtımına bakardı Kanunları çok iyi bilirlerdi
gerektiğinde Divan'a bilgiler verirlerdi.
Müftü: Divan kararlarının İslam dinine uygun olup olmadığı konusunda fetva verirdi Halife ünvanını alınmasından sonra önemleri arttı Resmi bir makam olarak
müftülüğün ne zaman kurulduğu belli olmamakla bera*ber
devletin başlangıcından beri
divan çalışmalarında yer almıştır Kanuni devrinde Şeyh-ül İslam adı verilmiş olup sadrazama eşit sayılmıştır.
Reisülküttap: Doğrudan divan üyesi değildi XVII yy'dan sonra önemi arttı Katipler sınıfından bilgili kişiler arasından seçilirdi Devletin gizli yazışmalarını yapardı Zamanla dış ilişkilerle ilgili görevleri yerine getirdiler
Kaptan-ı Derya (Kaptanpaşa): Deniz kuvvetlerinin başkomutanıydı Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumlu idi İlk zamanlarda devlet içerisinde makam ola*rak yeri Anadolu beylerbeyinden sonraydı XVI yy'ın ikinci yarısıda
vezir rutbesiyle Divan üyesi oldu.
Yeniçeriağası: Yeniçeri ocağının amiriydi Vezir rütbesini almışsa
Divana katılırdı Vezir değilse toplantıya katılmaz
padişahla doğrudan görüşürdü..
MEMLEKET YÖNETİMİ
Ülke toprakları yönetim bakımından üçe ayrıldı.
1 Merkeze bağlı eyaletler
2 Merkeze bağlı hükümet ve beylikler
3 Özel yönetimi olan beylikler
Eyaletler sancaklara
sancaklar kazalara ve kazalar da köylere ayrılmıştı.
MERKEZE BAĞLI EYALETLER
Rumeli beylerbeyi ve Anadolu beylerbeyliği olarak ikiye ayrılmıştır Rumeli beylerbeyi makamca yüksekti Beylerbeyleri başarılı olduktan sonra vezir olurlardı Beylerbeyinin eyalet merkezine paşasancağı denilirdi Memleket idaresindeki başlıca görevliler şunlardı:
Kadı: Kazaları yönetir ve adalet işlerine bakardı.
Subaşı: Sancak ve kazalarda güvenliği sağlayan
askeri yetkileri olan görevliler idi.
Eyaletler toprakları dirliklere ayrılarak maaş karşılığı askerlere ve devlete hizmet edenlere verilirdi Başlıca eyaletler Rumeli
Bosna
Anadolu
Trabzon
Şam
Budin
Temeşvar
Halep
Diyarbakır
İstanbulun yönetimi: Başkent olduğundan
yönetimi ayrıydı Güvenliği Yeniçeri ağası ile Subaşı sağlardı Belediye işlerine şehir emini bakardı Adalet işlerine de taht kadısı yürütürdü .
SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
Sosyal hayat: Halkın büyük çoğunluğunu müslümanlar oluşturmuştur.
Hristiyan ve Musevi halka dini inançlarında serbestlik tanınmıştır.
Türkler
yerleşik ve göçebe hayat sürdürürken
Müslüman olmayanlar kasaba ve şehirlerde yaşarlardı.
Halk yöneticiler ve Reaya olmak üzere ikiye ayrılmıştı Reaya Müslüman ve Hristiyan halka denilirdi Reaya deyimi sonradan müslüman olmayan halk için kullandı.
Şehrin en yüksek sivil yöneticisi Kadı idi
yargı işlerine bakarlardı. Malların fiat tespitinde bulunurlardı.
Lonca teşkilatı
esnafları ve sanatkarları denetlerdi Loncalarda
çıraktan kalfaya; kalfadan
lonca ustalarına kadar belirli sınıflaşma vardı .Buralardaki Esnaf ve zanaatkarlar arasında karşılıklı yardımlaşma sağlanırdı
EKONOMİK HAYAT
Tarım: Topraklar düzenli yazılır ve gelirlerine göre dirliklere ayrılırdı Toprağı üç yıl arka arkaya ekmeyenden toprak alınırdı Devlet Tımar sipahilerine her türlü yardımı ederdi.
Anadolu'da ve Rumeli'de halk hayvancılıkla geçinirdi. Osmanlı ekonomisi esas olarak tarıma dayanmıştır Toprağını ekmeyen ve göç edenlerden çift bozan vergisi alınırdı..
Zanaat: Başta İstanbul olmak üzere
şehirlerde zanat gelişmişti Dericilik
demircilik
bakırcılık
kuyumculuk
kunduracılık
terzilik meslekleri yapılmıştır.
Osmanlı sanayisi genelde harp sanayi alanında gelişmişti
tershane
baruthane
demirhane gibi tezgahlar vardı
Ticaret: Osmanlı toprakları coğrafi bakımdan ticarete elverişliydi İpek yolu ve Baharat yolu kervanları
ticari canlılığı sağlamıştır Kırım
Trabzon
Suriye
Mısır
Trablusgarp ve Şam önemli ticaret merkezleriydi Deniz ticaretiyle Hristiyan ve Museviler
Kara ticaretini Türkler ile diğer Müslümanlar yapardı.
Para: Osmanlılar'da ilk parayı Orhan beyin bastırdığı bilinmekteydi Son yapılan araştırmalarda Osman Gazi'nin bastırdığı para bulundu Osman Gazi'nin hangi tarihte para bastırdığı saptanamadı Orhan beyin bastırdığı paraya Akçe denir (1327) İlk Osmanlı darphanesi Bursa'da idi I Murat bakır para bastırdı II Murat bastırdığı paralarda Sultan ünvanını kullandı İlk altın para Fatih tarafından bastırıldı.
Osmanlı Devleti başlangıçta doğrudan doğruya Türk unsuru tarafından kuruldu. Sonraki yüzyıllarda sınırlar genişledikçe devletin kurucu ve temel unsuru olan Türklerin yanında başka topluluklar da görülmeye başladı. Giderek Osmanlı toplumu çok çeşitli milletlerden oluşan bir özellik kazandı.
Osmanlı Devleti toplumu
hizmeti yapan kişi demekti. Bunlardan askerlik yapanlara seyfiye denirdi
siyasi yapısı
Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi ve hukuki rejimi
Eski Türk Devletlerinde
Zamanla
Osmanlı'nın yapısını büyük ölçüde oluşturan İslam Dini ve bunun temelleri
DEVLET YÖNETİMİ
Padişah: Devletin başında Osman Beyin soyundan gelen Bey
Fatihin hazırladığı Kanunname-i Ali Osmani ile hükümdarlık mutlak hale getirildi Bu kanunname ile devletin bütünlüğü için kardeş katli gelenek haline geldi Bu gelenek I Ahmet tarafından kaldırıldı
Şehzadeler sancak beyi olarak atandıklarında Lala denilen hocaların bilgileriyle
I Selim'in
Tahta gelen padişah
Divan: Devletin siyasi
Fatih ve diğer padişahlar divan başkanlığını vezirazama bıraktılar Padişahlar Divan çalışmlarını kafes arkasından takip ederlerdi
Divan üyeleri
Divan üyeleri Vezirazam (Sadrazam)
Vezirazam: Padişahın vekili ve divan başkanıdır Padişahın mühürünü taşırdı Padişah
Vezirler: Ulema (bilginler) sınıfından seçilirdi Resmi ünvanları Kubbealtı vezirleridir Divan'da görüşlerini bildirirler
Kazaskerler: Vezirlerden sonraki üyelerdir Önceleri bir kazasker vardı
Defterdarlar: Kuruluş döneminde bir defterdar vardı Fatih döneminde Rumeli ve Anadolu Defterdarı olarak sayı ikiye yükseldiiki defterdarlık oluşturuldu Sadrazamla birlikte devletin mali işlerine bakardı Başdefter*darın onayı olmadan harcama yapılamazdı Rumeli defterdar
Nişancı: Devletlerarası yazışmalarla ilgilenirdi Ferman ve beratlar üzerine padişahın tuğrası (imzası)'nı çekerdi Has
Müftü: Divan kararlarının İslam dinine uygun olup olmadığı konusunda fetva verirdi Halife ünvanını alınmasından sonra önemleri arttı Resmi bir makam olarak
Reisülküttap: Doğrudan divan üyesi değildi XVII yy'dan sonra önemi arttı Katipler sınıfından bilgili kişiler arasından seçilirdi Devletin gizli yazışmalarını yapardı Zamanla dış ilişkilerle ilgili görevleri yerine getirdiler
Kaptan-ı Derya (Kaptanpaşa): Deniz kuvvetlerinin başkomutanıydı Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumlu idi İlk zamanlarda devlet içerisinde makam ola*rak yeri Anadolu beylerbeyinden sonraydı XVI yy'ın ikinci yarısıda
Yeniçeriağası: Yeniçeri ocağının amiriydi Vezir rütbesini almışsa
MEMLEKET YÖNETİMİ
Ülke toprakları yönetim bakımından üçe ayrıldı.
1 Merkeze bağlı eyaletler
2 Merkeze bağlı hükümet ve beylikler
3 Özel yönetimi olan beylikler
Eyaletler sancaklara
MERKEZE BAĞLI EYALETLER
Rumeli beylerbeyi ve Anadolu beylerbeyliği olarak ikiye ayrılmıştır Rumeli beylerbeyi makamca yüksekti Beylerbeyleri başarılı olduktan sonra vezir olurlardı Beylerbeyinin eyalet merkezine paşasancağı denilirdi Memleket idaresindeki başlıca görevliler şunlardı:
Kadı: Kazaları yönetir ve adalet işlerine bakardı.
Subaşı: Sancak ve kazalarda güvenliği sağlayan
Eyaletler toprakları dirliklere ayrılarak maaş karşılığı askerlere ve devlete hizmet edenlere verilirdi Başlıca eyaletler Rumeli
İstanbulun yönetimi: Başkent olduğundan
SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
Sosyal hayat: Halkın büyük çoğunluğunu müslümanlar oluşturmuştur.
Hristiyan ve Musevi halka dini inançlarında serbestlik tanınmıştır.
Türkler
Halk yöneticiler ve Reaya olmak üzere ikiye ayrılmıştı Reaya Müslüman ve Hristiyan halka denilirdi Reaya deyimi sonradan müslüman olmayan halk için kullandı.
Şehrin en yüksek sivil yöneticisi Kadı idi
Lonca teşkilatı
EKONOMİK HAYAT
Tarım: Topraklar düzenli yazılır ve gelirlerine göre dirliklere ayrılırdı Toprağı üç yıl arka arkaya ekmeyenden toprak alınırdı Devlet Tımar sipahilerine her türlü yardımı ederdi.
Anadolu'da ve Rumeli'de halk hayvancılıkla geçinirdi. Osmanlı ekonomisi esas olarak tarıma dayanmıştır Toprağını ekmeyen ve göç edenlerden çift bozan vergisi alınırdı..
Zanaat: Başta İstanbul olmak üzere
Osmanlı sanayisi genelde harp sanayi alanında gelişmişti
Ticaret: Osmanlı toprakları coğrafi bakımdan ticarete elverişliydi İpek yolu ve Baharat yolu kervanları
Para: Osmanlılar'da ilk parayı Orhan beyin bastırdığı bilinmekteydi Son yapılan araştırmalarda Osman Gazi'nin bastırdığı para bulundu Osman Gazi'nin hangi tarihte para bastırdığı saptanamadı Orhan beyin bastırdığı paraya Akçe denir (1327) İlk Osmanlı darphanesi Bursa'da idi I Murat bakır para bastırdı II Murat bastırdığı paralarda Sultan ünvanını kullandı İlk altın para Fatih tarafından bastırıldı.
Yorumlar
Yorum Gönder